Ey gönül çekme boşa kahır
Kendine uğraş,vakit ayır
Eşine,dostuna hâl,hatır
Sorarsan dillerin ballanır
Yakışmaz sana sitem,ağıt
Kapından sevgi,umut dağıt
Kelâm,selâm dolu bir kâğıt
Yazarsan ellerin ballanır
Giden geldi mi ki hiç geri
Talan etme geçen günleri
Bahçende ki yaban gülleri
Açarsan dalların ballanır
Haydi cümle canlarla barış
Hayıra,ummanlara karış
Hakikât yolunda koş yarış
Varırsan yolların ballanır
21/12/2008-Tavşanlı
Dağ kır bayır yeşil otluysa
Sürü sık yünlü bol sütlüyse
Koyun kuzusuyla mutluysa
Değmeyin çobanın keyfine
Savrulup düşen çam pürçeği
Nasıl kavrasın tam gerçeği
Sap çekmezse sarı başağı
İş başında hep el uşağı
Bağdaş kurmuş sallar kaşığı
Değmeyin ağanın keyfine
Kargalar korkutur serçeyi
Kurt kuzuya vurur pençeyi
Enver Bilgiç - 01/15
Kızıl güneş mi yuttu aşkımızı
Karlar mı ağarttı saçlarımızı?
Arkanı dönüp gitme ne olur
Bir şeyler söyle
Daha bitirmedik biz hesabımızı...
Neler kazandık
Neler kaybettik
Seninle ne kadar yol aldık?
Kazanan belli
Kaybeden belli
Sonunda seni kaybettim biliyorum,
Seni var ya deli kız,
İnan hala çok seviyorum....
Resmin odamda hala sırıtır durur
Tokadını bir sağıma
Bir soluma vurur.
Sen anlamadın beni zaten,
O da anlamıyor belli
Anlamasa da,
Yine seviyorum o resim dekini...
O konuşmasa da, ben onunla konuşurum
Derdimi biraz olsun unuturum.
Sonra gözlerimi kaparım
Yine sen çıkarsın karşıma
El ele tutuşuruz
Bir kelebek gibi çiçekten çiçeğe koşarız..
Sonra,
Seni benden bir hain el alır
Uyanırım rüyamdan,
Avuçlarımda ellerinin sıcaklığı kalır....
İbrahim Değerli...(08.06.2006)
Ha bugün gelmişsin,
Ha yarın.
Ne fark eder ki..
Ben senin yokluğunu,
Bir gün olsun hissetmedim ki?
Ellerini tutmadan sıcaklığını hissettim
Gözlerine bakmadan, ihanetini seyrettim
Şimdi gelsen de, gelmesen de
Ne fark eder ki....
Bedenimdeki küçücük yüreğim,
Ayrılığı yalnız yaşasa da,
Her gün
Ümitsizce yollarına baksa da
Gözlerimi kapadığım zaman,
Koşarak yine sen gelirsin maziden
Yalnız bıraktığın yüreğim
Heyecanla çıkar yerinden..
Şimdi gelmesen de,
Üzülür müyüm sanıyorsun?
Ayrılık koyar mı bana
Yine dönerim eski günlerime
Eski yaşantıma
Eski hayallerime
Gelsen de, gelmesen de
Ne fark eder ki........
Sana yüzüm yok ki,
Diyemem, söyleyemem gel diye,
Hayallerimde bir tek seninle yaşarım
Ölsem de, kalsam da aşkı seninle,
Şansın, bahtın açık olsun,
Gelmezsen bile..
Ben seni sen olmadan da sevdim,
Ben seni sensiz sevdim......
İbrahim Değerli .10.11.2006.
Gözlerin..
sığınacak limanım
hani öylesi dalgalar vurur ya sahile
gözlerinde vurdu yüreğimin en derinine..
dedim ya bir tanem gülüşün deniz oluyor gözlerimde..
Gözlerin...
bir ince sızı
yüreğimin yağmurlarında saklı
damlalar inerken kirpiklerime sessizce...
dedimya bir tanem gülüşün deniz oluyor gözlerimde..
Gözlerin...
sessiz bir sevda..
hüzünlü mısralarda
ilmek ilmek işlemişim dizelerime
dedim ya bir tanem gülüşün deniz oluyor gözlerimde..
Bir eylül vardı gözlerimde,
Bir de Sen!
Bir de sana benzeyen,
Bir avuç şebnem...
/
Hazan mevsimindeydim,
Gönlümün solan yapraklarını,
Hasrete çeviren..
/
Bir özlem vardı içimde,
Bir de Sen!
Bir de sana benzeyen,
Bir avuç şebnem..
/
Vuslatın hicran denizindeydim,
Gönlümün hüzünlü dalgalarını,
Sensizliğe gizleyen..
/
Bir sitem vardı içimde,
Bir de Sen!
Bir de sana benzeyen,
Bir avuç şebnem..
/
Alışamıyordu bu gönül
Sensizliğe,
Bir bilsen..
/
Bir eylül vardı gözlerimde
Bir de Sen!
Bir de sana benzeyen,
Bir avuç şebnem..
17 /09 (2007)
Kütahya
Çay bardağında
Bırakılan dudak payı
Kadar bile
Uzak kalamam
Gözlerine
Yakın olsun isterim
Ellerime ellerin
Yanındaki beton binaya
Yaslanması gibi
Köhne bir evin
Seni bir çivi
Gibi çaktım
Çünkü beynime
Ve toplayıp
Bütün kerpetenleri
Attım denize
İki rayı gibiyiz
bir tren yolunun
yakın olması
neyi değiştirir
son istasyonun
Martıların gözlerinden dinledim
İstanbul'un boğazı yanmış dün gece
Yıldızlar şahitlik etmiş, güya suçlu benmişim
Oysa can, yemin olsun yanağımdan süzülen denize
Ben bu şehre yüreğimi içirmedim
Göklerden hicran yağdı, İstanbul'lu bir geceydi
Yere düşen her damlanın yüreğinde sen vardın
İsmin dudaklarımda idamlık bilmeceydi
Yalansa kahrolayım, sen İstanbul kokardın
Sevda dediğin gülüm bir busedir dudağımda
Bıçak gibi, yasak gibi, kan gibi...
Utanır, intihar ederdi ölüm,
Hayata rest çekip ağladığımda,
Korkak gibi, tutsak gibi, yaşanmamış an gibi...
Ben lal olmuş bülbülüm, sen deli gülsün bağımda
Toprak gibi, yaprak gibi, candan özge can gibi
Kuş uçmaz kervan geçmez dağımda,
Kah aşkı yağan kar tanesi
Kah Leyla tüten rüzgardın
Zambak gibi leylak gibi,
Sigaramda duman gibi
Sevdiceğim, sen İstanbul kokardın
Dayadım ondörtlüyü İstanbul'un şakağına
İstediğim gül içmekti gözlerinden bir yudum
Seni sordum gündüzlerce bu şehrin her sokağına
Söylemedi, inat ettim gece seni uyudum
Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim
Ayla toprak şahittir, şahittir denizle gece
Sensizken, İstanbul'da bir kez olsun gülmedim
Yıllar kapımı çaldı, ellerinde vur emri
Yokluğun var sen yoktun, ölüm geldi ölmedim
Ağladım yüreğimde sen, sende divane İstanbul
Aşkından hatıra dedim göz yaşımı silmedim
Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim
Belki de can ben bu şehri güller için çok sevdim
Gözlerimden dökülen yaş denizi ıslatıyor
Sevda kilim, hasret nakış, gönül derdi dokuyor
Çatlayası deli yürek 'sen sen' diye atıyor
Oy gece gözlüm oy, İstanbul seni kokuyor
Yar adıyla başlayayım sözüme
Gülsüz bağda bülbül ötmez kurbanım
Sözü önce söyleyeyim özüme
Yoksa kalpten kalbe gitmez kurbanım
Sen senin olmazsan tüm dertler biter
Varını yokunu mürşidine ver
Ustanın elinde kütük ol yeter
Teslim olan zarar etmez kurbanım
Güvenme kendine ben oldum diye
Pişenler hamım der, bir düşün niye
Tövbe lazım ettiğimiz tövbeye
Bir tövbeyle bu iş bitmez kurbanım
İltifat beklemek kırılmak nedir
O kapıdan kovsa sen bacadan gir
Ha sevmiş ha dövmüş ikisi de bir
Sevmese kaşını çatmaz kurbanım
Çalış nasibini al dünyadan yana
Ama sanma dünya yar olur sana
Ahiret parası lazım insana
Güneş hep batıdan batmaz kurbanım
Hizmet yoksa himmet olmaz bu kesin
Hem hizmet nimettir böyle bilesin
Gayret et gönle gir “benimdir” desin
Sultan kölesini atmaz kurbanım
Yap dediğini yap emrine göre
Bu iş bensiz olmaz deme boş yere
O eli tutmuşsa insan bir kere
Nefsini hesaba katmaz kurbanım
Cahiller ağzını açınca ben der
Ben deyip yol alan var mı hiç göster
Eli hep güzel gör kendini hep yer
Tezek su dibine batmaz kurbanım
Günahtı sevaptı bunlar boş hesap
Her neyi yaparsan Allah için yap
Avamın işidir bu hesap kitap
Aşıklar kar zarar gütmez kurbanım
Dua kabul, niye sıddıkın ahı
Ne dedi hızıra nakşibend şahı
Hatırla idrak et anla bu rahı
Ben sadıkım demek yetmez kurbanım
Sadakat ne derse doğru demekmiş
Onsuz doğrulara eğri demekmiş
Sadakat sıddıkın bağrı demekmiş
Ciğer yanar duman tütmez kurbanım
Er olmak isteyen serinden geçer
Bir saki elinden badeyi içer
Seç deseler yarin zehrini seçer
Ağyarın balını tatmaz kurbanım
Sözün özü derdi minnet bil cana
Yare can ver ki can yar olsun sana
Serdar isen serini koy meydana
Kurbanlara bıçak tutmaz kurbanım
Dostlarım kınamayın beni asla
Hayal kurmak bedava
Nasıl olsa
Gerçek, pahalı ve acı oysa...
Sevmiştim onu ilk bakışta
Kelimenin tam anlamıyla
O eski zaman prensesi haliyle
Eşsiz ve mağrur güzelliğiyle
Çarptı beni, büyüledi
O muzip tebessümüyle...
Artık her gülüşü
Göğsüme saplanan bir hançerdir
Ya o alaycı bakışlar?
Aşkımın ayakları altında çiğnenişinin habercisi...
Tam da bu zamanlar, bir Eylül vakti
Esrik kalplerimiz birleşecekti
Gözlerden ırak, masalsı bir kır evinde
Mutluluğumuzun armonisi sesinde...
.........................................................
Haykıracaktım diz çöküp önünde: Sen ey güzelliğin simgesi
Yıllardır beklediğim ruh ikizim; "Hayallerimin Prensesi"
Üzüntün üzüntümdür, sevincin sevincim; ruhum ruhunda rehin
Yok artık senden başkası; ebediyen seninim, seninim, senin! ..
Geçen Şubat, karlı bir kış günü
Hastaymış dediler, durumu ciddi
Yıkıldım, geceyi dar ettim
Nasıl dinerdi ki kederim? ..
Buldum kendimi o köhne evin önünde
Sabahın üçünde, dördünde
Ne dualar ettim
Tek, ona bir şey olmasın diye
Yıldızlar şahitlik etti dileğime:
“Siz ey melekler
Eşlik edin sevgilime
Düşler ülkesinde
Koruyun, kollayın onu
Uzak dursun şeytanlar
Sevdiğimin huzura ihtiyacı var...
Sen, ey Ay; vefalı arkadaşım
Nurdan bir yatak ser!
Sen, ey Güneş; aleni sırdaşım
Işınlarını çabuk gönder!
Sen, ey kar; ebedi yoldaşım
Yansıt yüreğimi yüreğine
Sevgim ona yeter!
Yeni bir hayata açsın gözlerini
Yaşama sevinciyle dolsun içi...
Tek bir kez daha göreyim de
Varsın olmasın benim için yüreğinde
Küçük de olsa bir yer! ..”
Ah! Nasıl da kaçmıştım aşktan
Sanki kaçar gibi vebadan
Terk-i diyar bile eyledim
Yeni şeyler umarak hayattan...
Acıların en büyüğü
Kuşkusuz, sevilenin ölümü
Ne gelir ardından?
Sevmek, sevilmemekmiş
Tattım en acısından...
Ne söyleyebilirim ki, yok bir tesellim
Suçlamayın onu, kör olan benim
Kimseye değil, hayatadır sitemim
Meğer, kalbi olan kalpsiz bir kızı sevmişim! ..
İşte böyle dostlarım
Ümitsiz bir aşkın öyküsüydü anlattığım
Hayaller, sitemler, dilekler
Hepsi karıştı birbirine
Ne kaldı geriye?
Gerçekler:
Hani derler ya, zamandır çare
Aşk acısı çekenlere
Hayır! Olsa olsa zaman
Ölçütüdür acının derinliğinin
Hiç yok olur mu en derindeki yare
Kalpler yok olmadan! ..
10 Eylül 2015
Gönderdim aşk defterimi
Öbür tarafa
Direndi
Gitmek istemedi önceleri
Ama sonunda
O da anladı gerçeği
Gitmeliydi
İkimizden biri
Korkmayın, fazla tutmadı
Kargo ücreti
Zaten, ne vardı ki
İki sahisi
İki de sahtesi
Şaşırtmış mıdır acaba
Ağırlığı
Oradakileri
Merak ediyorum...
Anlayacağınız yani
Kırdım kalemi
Astım levhayı
Görmek isteyen
Gözlerime bakmalı...
Ah! Hüzün kaplıyor içimi
Aklıma geldikçe
Ayrılık vakti
Dile kolay
Otuz yılın birikimi
Otuz saniyede bitti
Gerçi
Yoktu burada
Ama
Olacak mıdır acaba
Öbür tarafta
Bir değeri
Öyle umuyorum...
19 Eylül 2015
Dostlarım kınamayın beni asla
Hayal kurmak bedava
Nasıl olsa
Gerçek, pahalı ve acı oysa...
Sevmiştim onu ilk bakışta
Kelimenin tam anlamıyla
O eski zaman prensesi haliyle
Eşsiz ve mağrur güzelliğiyle
Çarptı beni, büyüledi
O muzip tebessümüyle...
Artık her gülüşü
Göğsüme saplanan bir hançerdir
Ya o alaycı bakışlar?
Aşkımın ayakları altında çiğnenişinin habercisi...
Tam da bu zamanlar, bir Eylül vakti
Esrik kalplerimiz birleşecekti
Gözlerden ırak, masalsı bir kır evinde
Mutluluğumuzun armonisi sesinde...
.........................................................
Haykıracaktım diz çöküp önünde: Sen ey güzelliğin simgesi
Yıllardır beklediğim ruh ikizim; "Hayallerimin Prensesi"
Üzüntün üzüntümdür, sevincin sevincim; ruhum ruhunda rehin
Yok artık senden başkası; ebediyen seninim, seninim, senin! ..
Geçen Şubat, karlı bir kış günü
Hastaymış dediler, durumu ciddi
Yıkıldım, geceyi dar ettim
Nasıl dinerdi ki kederim? ..
Buldum kendimi o köhne evin önünde
Sabahın üçünde, dördünde
Ne dualar ettim
Tek, ona bir şey olmasın diye
Yıldızlar şahitlik etti dileğime:
“Siz ey melekler
Eşlik edin sevgilime
Düşler ülkesinde
Koruyun, kollayın onu
Uzak dursun şeytanlar
Sevdiğimin huzura ihtiyacı var...
Sen, ey Ay; vefalı arkadaşım
Nurdan bir yatak ser!
Sen, ey Güneş; aleni sırdaşım
Işınlarını çabuk gönder!
Sen, ey kar; ebedi yoldaşım
Yansıt yüreğimi yüreğine
Sevgim ona yeter!
Yeni bir hayata açsın gözlerini
Yaşama sevinciyle dolsun içi...
Tek bir kez daha göreyim de
Varsın olmasın benim için yüreğinde
Küçük de olsa bir yer! ..”
Ah! Nasıl da kaçmıştım aşktan
Sanki kaçar gibi vebadan
Terk-i diyar bile eyledim
Yeni şeyler umarak hayattan...
Acıların en büyüğü
Kuşkusuz, sevilenin ölümü
Ne gelir ardından?
Sevmek, sevilmemekmiş
Tattım en acısından...
Ne söyleyebilirim ki, yok bir tesellim
Suçlamayın onu, kör olan benim
Kimseye değil, hayatadır sitemim
Meğer, kalbi olan kalpsiz bir kızı sevmişim! ..
İşte böyle dostlarım
Ümitsiz bir aşkın öyküsüydü anlattığım
Hayaller, sitemler, dilekler
Hepsi karıştı birbirine
Ne kaldı geriye?
Gerçekler:
Hani derler ya, zamandır çare
Aşk acısı çekenlere
Hayır! Olsa olsa zaman
Ölçütüdür acının derinliğinin
Hiç yok olur mu en derindeki yare
Kalpler yok olmadan! ..
10 Eylül 2015
Gönderdim aşk defterimi
Öbür tarafa
Direndi
Gitmek istemedi önceleri
Ama sonunda
O da anladı gerçeği
Gitmeliydi
İkimizden biri
Korkmayın, fazla tutmadı
Kargo ücreti
Zaten, ne vardı ki
İki sahisi
İki de sahtesi
Şaşırtmış mıdır acaba
Ağırlığı
Oradakileri
Merak ediyorum...
Anlayacağınız yani
Kırdım kalemi
Astım levhayı
Görmek isteyen
Gözlerime bakmalı...
Ah! Hüzün kaplıyor içimi
Aklıma geldikçe
Ayrılık vakti
Dile kolay
Otuz yılın birikimi
Otuz saniyede bitti
Gerçi
Yoktu burada
Ama
Olacak mıdır acaba
Öbür tarafta
Bir değeri
Öyle umuyorum...
19 Eylül 2015
Enver Bilgiç
Farzet Ki
İbrahim Değerli
Few And Far Between - 10000 Maniacs
Enver Bilgiç
Abdurrahim Karakoç
Faruk Nafiz Çamlıbel
Unutma ki
36 Crazyfists
İş İşten Geçtikten Sonra
İbrahim Değerli
Can Yücel
Bedri Rahmi Eyüboğlu
ben-sensiz-yasayamam
Adalet
Taş
38 Special
Attila İlhan
Ali Asker Barut
Behçet Necatigil
Dağ Rüzgarı
Metin Altıok
İbrahim Değerli
Zaman İçinde
Yılmaz Erdoğan
İbrahim Değerli
Attila İlhan
Ataol Behramoğlu
Yusuf Hayaloğlu
Bedri Rahmi Eyüboğlu
Yılmaz Güney
Aşık Sefai
Mevlana Celaleddin Rumi
69 Eyes, The
Ali Asker Barut
Faruk Nafiz Çamlıbel
Enver Bilgiç
Ne Zaman Ayrılık Saati Gelse
Bedri Rahmi Eyüboğlu
İnan